Türkiye sağanak yağmura teslim oldu.
Karadeniz kıyılarında yağmur sele ve baskına neden oldu.
Küresel iklim değişikliğinin etkileriyle görülen ani lokal ve yoğun yağmurların, can ve mal kayıplarıyla sonuçlanan sel ve heyelanlara yol açtığı Karadeniz Bölgesi yine bu durumdan en çok etkilenen bölge oldu.
Yağış rejimindeki değişkenlik, toprak hareketlerine yol açan bölgede ani yağışlar, sel, taşkın ve heyelan tehlikesini de beraberinde getiriyor.
Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, Meteoroloji’nin uyarıları sonrası özellikle Batı Karadeniz Bölgesi’nde birçok ilde altyapıda hasara yol açan sel, taşkın ve heyelanları değerlendirdi. Prof. Dr. Bektaş, Türkiye’de en fazla yağış alan bölgede yağış rejiminin değişkenlik göstermesini de küresel ısınma ve iklim değişikliği etkilerine bağlayarak uyardı.
“Küresel ısınmanın etkilerini her yıl artarak görüyoruz”
Batı Karadeniz’de sel ve heyelanların geçen yıllara oranla daha etken olduğunu belirten Bektaş, “Küresel iklim değişimi yaşam koşullarının değişimine özdeştir. Bölgesel iklim değişimi de daha dar anlamdaki yaşam koşullarının değişimidir. Doğu Karadeniz Bölgesi’nin son 10 yıllık iklim değişimine baktığımız zaman bunun sonuçlarını net şekilde, her geçen yıl artarak etkilerini görüyoruz. Bölgesel ısınmaya bağlı olarak Karadeniz’in sürekli ısınması, bu mevsimde yaz muson yağışlarının daha sık ve etken olarak yaşandığını görüyoruz.
“Sel ve heyelanlar artarak devam edecek”
Sellerin ana nedeni Karadeniz’in sürekli ısınması ve bu ısınmanın sahil kesimlerinde sürekli artan etkili yağışlara neden olmasıdır. Bugün yağışların sebebiyet verdiği seller ve bu sellerin neden olduğu heyelanların sayısındaki artış ilerideki yıllarda devam edecektir” dedi.
“Her şeyi de devletten beklemememiz lazım”
Küresel iklim değişiminin fantezi olmaktan çıktığını kaydeden Prof. Dr. Bektaş, “Dere yataklarının sürekli işgal edilmesi hem sellerin ve heyelanların artmasına neden oluyor. Vatandaşlara bir uyarı yapıyoruz; artık yaz aylarında muson yağışlarının ve bunun getirdiği sellerin tehlikesi var. Aynı zamanda kara yollarında ve büyük yamaçlarda heyelan riski var. Halkın artık bu duruma duyarlı olması lazım. Kendi tedbirini alması gerekir.
Her şeyi de devletten beklemememiz lazım. Aşırı yağışlarda AFAD’ın verdiği uyarıları dikkate almamız gerekiyor. AFAD gerçekten etkili bir şekilde meteorolojik koşulları halka duyuruyor. Küresel kuraklık, iklim değişimi ve buna bağlı bölgesel iklim değişimi fantezi olmaktan çıktı; yaşamımızı etkileyen bir faktör oldu. Bu faktöre de hem ülke olarak hem de fert olarak uyum sağlamak zorundayız” diye konuştu.
“Dünya beklenenden fazla ısındı”
Dünyanın beklenenden fazla ısındığına dikkati çeken Prof. Dr. Bektaş, “Geçmiş jeolojik dönemlere baktığımız zaman dünyanın doğal ısınma dönemlerinin biliyoruz. İklim değişiminin doğal bir süreç olduğunu biliyoruz. Ancak 1800’lü yıllardan itibaren sanayinin gelişmesiyle küresel iklim değişiminde biz insanlar müdahalede bulunduk. Ne yaptık? Sanayi gelişince karbondioksit miktarı hem arttı hem de insan nüfusu arttı.
Karbondioksit artınca dünyada bir sera etkisi oluşturdu. Bu sera etkisi 1800-1900’lü yıllarda o kadar etkili değildi. Her geçen yıl karbondioksit miktarının artması dünyamızın normalden daha fazla ısınmasına neden oldu. Dünya bugün beklenenden 1,5 derece daha fazla ısındı; bu ısınma bizi felakete götürecek.
Dünyadaki bütün ülkeler bir araya gelerek küresel iklim değişimini durdurabilecek veya karbondioksit miktarını azaltabilecek önlemler alıyor. Fakat bu önlemlere bazı ülkeler yeterince alabiliyor. Bazı ülkeler bu önlemleri yeterince alamıyor” ifadelerini kullandı.