Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, ülkesinin ile ilişkilerini değerlendirdi.
Hüseyin’in değindiği konular arasında, Türkiye-Irak ilişkilerinin yanı sıra Kalkınma Yolu Projesi, terör örgütü PKK’nın Irak’taki varlığına Ankara’nın tepkisi ve Kerkük’te yaşananlar vardı.
“PKK’nın faaliyetleri konusunda tutumumuz net”
Türkiye ile Irak arasında güvenlik iş birliğinin güçlendirilmesi için çalışmalar yürütülürken, terör örgütü PKK’yı etkisiz hale getirme çabaları hakkında konuşan Hüseyin, şöyle konuştu:
Anayasa, hiçbir grup ya da örgütün başka bir ülke hilafına Irak topraklarında faaliyet göstermesine izin vermez. PKK’nın Irak topraklarındaki faaliyetleri konusunda tutumumuz net.
“Türkiye’nin PKK varlığından rahatsızlığını anlıyoruz”
Hüseyin, “Türkiye’nin sınıra yakın yerlerde PKK mevcudiyetinden duyduğu rahatsızlığı anlıyoruz.” diyerek, Irak federal hükümetinin, bölgesel yönetimin ve Türkiye’nin birlikte oturarak bir plan tasarlaması gerektiğinin altını çizdi.
Konunun iki taraf için de çözüme kavuşmasını istediklerine işaret eden Hüseyin, çözümün Türkiye ve Irak arasında barışçıl müzakereler yürütmekten geçtiğini dile getirdi.
“Türk hükümetinin endişelerini gidermeye çalışıyoruz”
Hüseyin, PKK’yı neden terör örgütü ilan etmediğine ilişkin soru üzerine şunları kaydetti:
Biz, Türk hükümetinin görüşlerini dikkate alıyoruz ve endişelerini gidermeye çalışıyoruz. Asıl mesele, nasıl iş birliği yapabiliriz?
Bu sorunu çözmek için Irak federal hükümeti, bölgesel yönetim ve Türkiye nasıl iş birliği yürütebilir ve ortak plan tasarlayabilir?
Farklı yöntemler mevcut. Örneğin; İran’la bir güvenlik anlaşması üzerinde anlaştık. Türk tarafıyla da bu seçeneği görüşebiliriz.
Hem Türkiye’nin güvenliğini sağlayıp hem de Irak’ın egemenliğini korumak için ne yapabiliriz? Müzakerelerle bu sorunu çözmek için anlaşmaya varacağımıza inanıyorum.
“Türkiye-Irak Kalkınma Yolu Projesi çok stratejik bir proje”
Hüseyin, Türkiye-Irak Kalkınma Yolu Projesi’ne değinerek, şu ifadeleri kullandı:
Türkiye’yle çok taraflı ilişkilerimiz bulunuyor. Proje ise çok stratejik bir proje. Irak’ın güneyini, Basra’yla ve Türkiye’yle, buradan Avrupa’yla bağlamayı hedefliyor. Hem Irak için hem de tüm bölge için çok önemli bir proje.
“Erdoğan’ın Bağdat’a gelmesini hevesle bekliyoruz”
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bağdat’a ve genel olarak Irak’a gelmesini hevesle bekliyoruz.” diyen Hüseyin, halihazırda iki ülke arasındaki ilişkilerin iyi düzeyde olduğunu ve Erdoğan’ın ziyaretinin ilişkilere ilave ivme katacağını, bağları güçlendireceğini kaydetti.
“İlişkilerimiz çok boyutlu”
Hüseyin, düzenlenmesi planlanan ziyarete ilişkin büyük beklentilerin olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
Türkiye ile Irak arasındaki ilişkilerin çok boyutlu olduğunu dile getirdik, farklı alanlar var. Biz iş birliği yaptığımız alanları geliştirmeyi umuyoruz. Birlikte çözmemiz gereken bazı sorunlar da mevcut.
Bu alanlarda daha fazla iş birliği yapmalıyız, özellikle güvenlik alanında. Bu çerçevede ilişkilerimizi etkileyen bir sorun bulunduğunu dile getirebilirim ancak müzakere ve diyalogla bunu çözme konusunda kararlıyız. İki temel husus var.
Birincisi; Irak, Ceyhan’dan geçen petrol boru hattından halihazırda ihracat yapamıyor. İkincisi ise Paris’teki tahkim süreciyle ilgili. Türkiye, bu süreci tatmin edici bulmuyor.
“Sorunlara birlikte çare bulmalıyız”
Neticede, oturup söz konusu sorunlara birlikte çare bulmalıyız. Bir seçenek, iki hususu birbirinden ayıracağız ve Paris süreci ile boru hattı arasında bağlantı kurulmayacak.
Eğer boru hattının açılması ile Irak Kürdistanı’nın petrol ihracatı ve Paris süreci arasında bağlantı kurulmaya devam edilecekse de görüşüp bir yol bulmalıyız. Boru hattının kapanması Irak için büyük güçlük teşkil ediyor.
Irak Kürdistan bölgesi, bu nedenle günde yaklaşık 400 bin varil ihracatı yapamıyor, özellikle petrol fiyatlarının çok yüksek seyrettiği bu günlerde, bu durum Irak ve Irak Kürdistanı’na mali kayıp anlamına geliyor.
“(İran rejimi karşıtı) Gruplar, inşa edilen 5 mülteci kampına yerleştirildi”
Hüseyin, İran’ın Irak topraklarındaki bazı örgütlerin yerinin değiştirilmesi için verilen sürenin 19 Eylül’de dolarken, son duruma ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
Birkaç gün önce Tahran’daydım. Uzun ve verimli görüşmeler gerçekleştirdim. Hem mevkidaşımla hem de İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile verimli bir görüşme yaptım.
Görüşmelerin bir kısmı, söz konusu verilen süre ve Irak Kürdistanı’nda bu gruplara nasıl muamele ettiğimizle ilgiliydi. Bağdat ve Tahran arasında bir güvenlik anlaşması bulunuyor. Aynı zamanda Bağdat ve Erbil arasında da bu gruplara nasıl davranılacağı yönünde iş birliği mevcut.
Kürt Bölgesel Yönetimi, Irak federal hükümetiyle iş birliği yaparak sınırda askeri faaliyet gösteren bazı grupları ikna edebildi. Söz konusu gruplar, inşa edilen 5 mülteci kampına yerleştirildi. Onlara mülteci muamelesi yapıyoruz. Irak Anayasa’sına bağlıyız.
Anayasamız, hiçbir örgüt ya da grubun Irak topraklarından komşu ülkelere saldırı düzenlemesine izin vermiyor. Bu gruplarla, Anayasamız çerçevesinde mücadele ediyoruz. Ancak çok şükür İran tarafıyla yürüttüğümüz olumlu diyalog sonucunda da saldırıları durdurabildik.
“Kerkük, tüm kesimlerin birlikte yaşadığı bir şehir olmalı”
Hüseyin, Kerkük’te yaşanan olaylardan kimin fayda sağladığını tespit etmeye çalışmadığını ancak genel anlamda demokrasiye, toplumun farklı kesimlerinin birlikte yaşamına karşı çıkanların ön plana çıktığını belirtti.
Kerkük’ün, Irak’ın bir parçası olarak barış şehri olmaya devam etmesi gerektiğini vurgulayan Hüseyin, “Tüm Irak toplumunun kesimlerinin birlikte yaşadığı bir şehir olmalı. Bu sorunları yaratanlar, demokrasi ve barışa karşı çıkanlar.” ifadelerini kullandı.
Hüseyin, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani’nin ABD Başkanı Joe Biden’la yakın zamanda bir görüşmesi olup olmayacağına ilişkin şöyle dedi:
Halihazırda ikili arasında planlanmış resmi bir görüşme bulunmuyor. Ancak ben, mevkidaşım Antony Blinken’la bir görüşme gerçekleştireceğim.
Haber Kaynağı: Anadolu Ajansı (AA)